İNSAN HAKLARI RAPORU : ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ETNİK SOYKIRIMINI SÜRDÜRÜYOR.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın   yayınladığı 2023  yılı İnsan Hakladı raporunda  Çin’in işgalindeki Doğu  Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik, baskı, zulüm  ve insanlık  suçları ile etnik  soykırım  uygulamalarını sürdürdüğü açıklandı.

 Çin’in Uygur soykırımının  özel olarak  yer aldığı raporda Uygur   Türkleri konusunun ABD dış politikasının ana temalarından biri olduğu  ve bu konunun  yıllık  İnsan hakları raporlarına raporlarına yansıtıldığı de bildirildi.

ABD.Dışişleri Bakanı : Rapor, ÇKP’nin Diktatör doğası ile İnsanlık Suçlarını   Kanıtlıyor

Özgür Asya radyosu internet sayfasında yer alan bilgilere göre, ABD Dışişleri Bakanı Blinken tarafından  20 Mart’ta  açıklanan 2023 yılı Küresel İnsan Hakları raporu 198 ülke ve bölgeye ilişkin 2022 yılındaki  insan hakları  durumunu yansıtıyor. Dışişleri Bakanı Blinken raporun açıklanması ile ile ilgili düzenlenen toplantıda  Çin’in  hak ihlallerinin  ciddi hale geldiğini belirterek :”  2022   yılı raporu Çin’in  Uygurlar başta diğer azınlık olarak tanımlanan Çinli olmayan halklara yönelik  etnik soykırım uygulamalarının ÇKP’nin  otoriter ve diktatör doğasının güçlü bir kanıtı olduğunu belirterek Çin’in  yasaklamalarını ayrıntılı olarak  belge ve kanıtları ile birlikte  ortaya konulmuştur.”şeklinde konuştu.

Dışişleri Bakanı Blinken’in açıkladığı 2022 yılı insan hakları raporundan önemli başlıklar şöyle ;


  • Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan ve Çinli olmayan Müslüman Halklara yönelik   insan hakları ihlalleri ÇKP Yönetiminin   insanlığa karşı  işlemekte olduğu suçlarını  açıkça vurgulamaktadır.
  • Çin yönetimi bölgede “Eğitim Merkezleri”adı ile kurduğu yüzlerce Çin tipi toplama kamplarında   bir milyondan fazla  Uygur, Kazak ve diğer Müslüman Türkleri  keyfi olarak hapiste  tutmaktadır.
  • Uygurların neslinin  yok edilmesi  için Uygur kadınları zorla kısırlaştırılmakta,  hamile olanlara zorla kürtaj uygulanmaktadır.
  • Kamplarda hapiste tuttuğu kadınlara cinsel istismar yapılmakta,sistemetik saldırılar,etnik ve  cinsel aşağılamalar uygulanmaktadır.
  • Uygurları kitlesel olarak Köle/İşçi olarak  zorla çalıştırmaktadır
  • Müslümanlanların  dini  özgürlükleri yasaklanarak ibadetleri  engellenmektedir
  • Uygurların kendi ana dillerini öğrenmeleri genç nesillere öğretilmesi ve ana dillerinde konuşma ve yazmaları  yasaklanmıştır
  • Uygurların   serbestçe hareket etmeleri ve seyahat  özgürlükleri engellenmiştir.

İnsan Hakları Raporunun Ayrıntıları  

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2022  yıllık raporunda vurgulanan hak ve hukuk ihlallerinin içeriği şöyle ;

  1. Günümüzde Uygur bölgesi  dış dünyaya tamamen kapatılmış,yurt dışı ile iletişimleri  engellenerek yasaklanmıştır. Böylece  bu ülkede yaşayan insanlar dünyadan izole edilmiştir
  2. Uluslararası toplumca tanınan ve  bilinen  bilim insanları, din adamları, akademisyenler, Sanatçılar ve sporcular başta toplum  önderleri keyfi olarak tutuklanmıştır.
  3. 2017 yılında başlatılan ve Bölgede yaşayan etnik Çinli olmayan  Uygurlar Kazaklar ve diğer Çinli olmayan kişilere yönelik keyfi tutuklamalar  insanların gizlice kaçırılarak yok edilmesi uygulamaları  halen sürdürülmektedir.
  4. Toplama kampları ile Hapishanelerde zorla  tutulanlara yönelik  psikolojik ve fiziksel   işkenceler yapılmakta ve  bu işkenceler sonucu insanlar hayatlarını kaybetmektedir.
  5. Bölgenin tarihi sakinleri olan Uygurlar, Kazaklar ve diğer etnik Çinli olmayan müslüman halklara yönelik baskılar, zulümler,toplu gözaltı ve hapsetme uygulamaları  ile   özellikle  sözde “Yeniden Eğitim Merkezleri”  adı ile  kurulan Çin tipi Toplama Kampları uygulamaları  tek taraflı  ve direkt olarak Pekin’de ; Çin merkezi hükümeti tarafından planlanıp  talimatlandırıldığı  sızdırılan ÇKPb gizli belgelerinde  açıkça yer almaktadır.
  6. Pekin’de  planlanıp projelendirilip bu soykırım uygulamalarının  Urumçi’deki  Urumçi’deki sözde yerel  makamlar tarafından yerine getirildiği, ÇKP güdümündeki sözde özerk yönetimin bu  planlama ve uygulamalarda hiç bir dahlinin bulunmadığı   açıkça  görülmektedir.
  7. Birleşmiş Milletler’in (BM)   31 Ağustos 2022 tarihli Uygur raporunda  yer alan “insanlığa karşı suçlar”dan biri de Uygur bölgesinde tutsakların aniden ölümleridir.
  8. Toplama kampları ve Hapishanelerde hayatlarını kaybeden ve  kimlikleri tesbit edilebilen  Yakup Hasan, Zeynephan Mehmet Emin ve Abdurreşit Ebul  başta onlarca tutuklu ve mahkumun  toplama kamplarına hapsedildikten veya bir süre sonra serbest bırakılanların serbest kaldıktan hemen  ve ya bir kaç gün sonra  hayatlarını şüpheli bir şekilde  kaybettikleri  bilgisine ulaşılmıştır.
  9.  Çin hükümetinin Uygur bölgesinde sözde  “yeniden eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı  Çin tipi toplama kamplarında tutulanlara yönelik baskı, zulüm ve işkence  uygulayanların tamamı Çin yönetiminin  resmi  ve yasal olarak  atadığı memurlar ve yöneticilerdir.
  10. Toplama kampları ve Hapishanelerin  gündelik  hayat  koşulları çok yetersiz ve kötü durumdadır. Tutuklu ve hükümlüler  koğuş ve hücrelerde  kapasitelerin çok çok üzerinde  ve duracak yer kalmayıncaya kadar hapsedilmektedir.
  11. Çinli Kamp yöneticilerinin Toplama kamplarına hapsedilen tutuklulara  yaptığı işkence çeşitleri  :  elektrikli copla  vurma, tutuklunun başının suya  sokularak  nefessiz bırakma, toplu cinsel saldırılar, tutuklulara  bilinmeyen  ilaçları zorla yedirmek ve  eğneler enjekte etmek  ve diğerleridir.
  12. Tutukluları hayvanlara  dahi verilmeyen  yiyecekleri yemeye zorlanması, yatak verilmeyerek onların  çıplak beton zeminde yan yatarak  uyumaya  mecbur etmek  dahil. hayvanlara, yeterli yatak olmadığı, temiz hava  almalarını engellemek,  içmek ve  hijyen için yeterli su  vermemek,  istediği ve ihtiyaç duyduğu zaman  tuvalete gitmelerine izin vermemek, asgari tıbbı müdahale ve tedaviden mahrum bırakmak ve benzeri işkenceler sebebiyle tutukluların kısa zaman içerisinde sağlıkları bozulmakta ve tutuklu ve hükümlüler  yarı canlı hale dönüştürülmektedir.
  13. Toplama kampları ile Çin Hapishanelerinde Siyasi  suçlu olarak tutuklu ve  hükümlülere ise yukarıdaki baskı ve işkence türlerinin şiddetinin bir kaç kat daha arttırılarak  uygulandığı bilgisine ulaşılmıştır.
  14. Bir çok uluslararası insan hakları ve hukuk teşkilatlarının  ve Özgür Asya radyosunun elde ettiği bilgiler  BM.İnsan Hakları Yüksek Konseyi’nin 2022 yılında açıkladığı  Uygur raporu ile birebir örtüşmektedir.
  15. Çin’in Eğitim Merkezleri adını verdiği Çin tipi toplama kamplarına  hapsettiği  Uygur tutuklulara yapılan bu insanlık dışı işkencelerin “İnsanlığa Yönelik bir Suç ve etnik soykırım Cinayeti ”   olduğu  ve onların bilinçli olarak  ölüme terk edildiği açıktır.
  16. Şimdiye kadar  Hapishane   Kamplardaki    “siyasi tutuklu ve hükümlü lerden  sadece  Dr.İlham Tohti, Prof.Dr.Rahile Davut, Huştar İsa(DUK Başkanı Dolkun İsa’nin Kardeşi) ve Dr.Gülşen Abbas ve  Ekber  Esat’in bilgilerine ulaşılmıştır.  Diğer yüzlerce tutuklu ve hükümlü hakkında hiç bir bilgi yoktur.
  17. Raporda, Çin yönetiminin aşırı dinci(Radikal) ve “Terörcülük”  iddia ve suçlaması ile Toplama kamplarına ve hapishanelere  hapsedilenlerin  hangi suçları işledikleri  şöyledir : =  şu bilgilere ulaşılmıştır, Bunlar; “Günde 5 Vakit  vakit namaz kılma -Kurani kerim okume- Öğrenme ve öğretme, sakal bırakma, ve  dini moüifla Müslüman  isimler alma ve kullanma  ve diğerleridir.
  18. Bu  atil suçlardan dolayı gözaltına alınarak tutuklananların yaşları   en küçüğü 15,  en büyüğü ise  73 yaşında olması  dikkat çetici ve son derece insanlık dışıdır.
  19. Toplama kamplarında tutulan  bu Uygur rehineler  hiç bir zaman yargı önüne çıkarılmamıştır. Bunların takdiri hiç Uygurca bilmeyen ve Uygurları hiç tanımayan etnik Han Çinlizi CKP üyesi   devlet yetkililerinin insafına bırakılmıştır. Bu tutuklular bu ÇKP.üyesi Yetkililer ne zaman  serbest bırakmayı arzu ederse  o zaman serbest kalmaktadır.
  20. Bu yasa dış hukuksuz  ve yasa dışı uygulamaların tek başına  Çin’in  Uygurları tutuklarken veya  kaçırarak  gizlice yok ederken,  hiç bir yasal prosedür ve hukuk kuralının olmadığını açıkça göstermektedir.

Toplama Kamplarının Dışında Yaşayan  Uygurların Genel Durumu 

2022 yılı İnsan Hakları raporunda Çin’in Doğu Türkistan’daki Hapishane ve Toplama kamplarının dışında yaşayan  milyonlarca Uygur ,Kazak ve diğer Müslüman Türklerin durumuna da yer veriliyor ve  onların durumu  de şöyle  açıklanıyor :

  1.  Çin yönetimi  bölgede kurduğu  gözetleme ve kontrol  sistemi ile  yüksek çözünürlük özelliklere  sahip   on binlerce kamera  ağı  ile 7/24 süre ile kontrol ve gözlem altında tutuyor.
  2. Uygur bölgesinde yaşayan 23 milyon insanın  yüzü, araçlarının plaka numarası başta diğer tüm kişisel bilgileri ile   eksiksiz bir şekilde izliyor.
  3. Bu gözetleme sistemlerini kullanarak gözaltına alınacak ve hapsedilecek kişileri tesbit ediyor.
  4. bölgesindeki herkesi 24 saat izliyor, Çin hükümeti Uygur bölgesindeki 23 milyon kişinin yüz ve plaka bilgilerini kayıt altına alarak  onları  sürekli ve eksiksiz bir şekilde izliyor.
  5. Çin yönetimi bunlarla da yetinmeyerek  on binlerce etnik  Han Çinlisi devlet memurlarını  ” İkiz ve Kardeş Aile” safsatası ile  Uygur ailelerin evlerine yerleştirdi.
  6. Uygur ailelere zorla yerleştirdiği Bu Çinli Memurlar  aracılığı ile   kendi ölçüt ve standartlarına  göre  “Terör ve Aşırılık” içerikli eylemlerini; yanı Kurani Kerim ve dini kitaplar okumak, namaz kılmak, sigara ve içki içmemek  ve bunlardan uzak durmalarını gözetlemek suretiyle gibi  standartlarına göre onları yakından kontrol  ve nezaret ediyor.
  7.  Çin yönetimi yukarıda belirtilen insanlık dışı uygulamaları ile  bölgede yaşayan ve Çinli olmayan Müslüman Uygurlar ve diğer Türk halklarını  resmi devlet politikası şeklinde  onlara etnik ayırımcılık ve ırkı aşağılamanın nedenleri olarak kullandıkları  tespit edildi.
  8.  Çin yönetimi Uygur bölgesi başta  Tibet, Güney Moğolistan  ve diğer  Çinli olmayan halkların yaşadıkları bölgelerde  temel  insan haklarından olan ifade,düşünce, haber alma(basın)  ve internet kullanım özgürlükleri başta olmak üzere akademik araştırma , kadın hakları, gösteri  özgürlüğü ile  dini inançları serbestçe yaşamak,  seyahat ve diğer temel insan hakları yasaklayarak  Çinli olmayan halklara  insanlık suçu işlemekte olduğu ifadeleri yer alıyor.   hareket özgürlüğü Uygurları, Tibetlileri ve Çinli olmayan diğer etnik grupları etkileyen serbest seçim özgürlüğü ve daha fazla olduğu belirtiliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken  basın toplantısında :”  önceki  yıllarda yayınlanan raporlar ile  birlikte 2022 raporu  da ABD dış politikasının önemli bir parçasıdır ve olmaya devam edecektir. İnsan hakları  küresel bir meseledir.  Bu ve benzeri diğer raporları  hiçbir ülkenin, dinin veya felsefenin bunu  kendine göre tek başına yorumlayamayacağını  bildirdi. Küresel  değerler ile insan haklarının dünyanın geri kalanıyla aynı olduğunu, yıllık raporun amacı hiçbir ülkeyi eğitmek veya utandırmak değildir. Aksine dünyanın bu konuda ne gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ortaya koymak ve insan haklarının tam olarak uygulanmasına yardımcı olmaktır.”şeklinde değerlendirdi.

2022 Yılı İnsan Hakları raporunun yayınlanması  dünya çapında büyük yankı uyandırdı ve çeşitli medya organlarında haber  olarak yer aldı.  Ayrıca insan hakları konusunda çeşitli tartışmaların  gündeme gelmesine yol açtığı bildirildi.

kaynak: http://uyghurnet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir