Basın Bildirisi / 01.10.2024 İstanbul
1 Ekim 1949, Çkp yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu tarihtir ve bu tarih
aynı zamanda Doğu Türkistan’ın komünist Çin tarafından işgal edildiği tarihtir.
Doğu Türkistan, tarih boyunca çeşitli kültürlerin ve medeniyetlerin kesişim noktası olmuş
Türk medeniyetinin beşiği sayılabilecek bir bölgedir. Ne yazık ki bugün Çin’in müstemleke
bölgesi durumundadır. Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da Uygurlar ve diğer Müslüman azınlık
gruplarına yönelik geniş kapsamlı baskı ve gözetim politikaları uygulamaktadır. Bu durum,
zorla çalıştırma, toplama kamplarında tutma, kültürel asimilasyon ve dini inançların
bastırılması gibi çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Uygur Türkleri ve diğer etnik
gruplara yapılan insan hakları ihlalleri son yıllarda uluslararası alanda önemli bir gündem
maddesi olmuştur. Birçok insan hakları kuruluşu, Parlamentolar ve hükümetler bu
uygulamaları soykırım olarak nitelendirmiştir. Uygur toplumu var olma mücadelesi verirken,
uluslararası toplumun bu konudaki tepkisi de artmaktadır. Birçok ülke, bu ihlallere karşı
sesini yükseltmekte ve Çin hükümeti üzerinde baskı oluşturmaya çalışmaktadır. Bu durum
hem uluslararası ilişkilerde hem de insan hakları perspektifinde büyük bir etki yaratmaktadır.
Uygurların durumu, daha geniş bir insan hakları tartışmasının parçası olarak ele alınmakla
beraber müstemlekeden kurtulma bağlamında da değerlendirilmektedir.
Biz bugün burada Çin zulmüne boyun eğmediğimizi ve eğmeyeceğimizi haykırmak için
bulunmaktayız.
Biz doğu Türkistanlı Uygur Türkleri olarak, dünyanın süper gücü olma olasılığından
bahsedilmekte olan Çkp Çin’e karşı uzun yıllar tek başımıza özgürlük mücadelemizi devam
ettirdik. Şimdi diyoruz ki hukuka, adalete, insan haklarına, özgürlüklere, demokrasiye inanan
ve bunları bir değer olarak kabul eden tüm insanlara, STK’lara, devletlere, uluslararası
kuruluşlara bize destek olun, bir halkın göz göre göre yok edilmesine dur deyin.
Uygurları Çin zulmünden korumak ve desteklemek için çeşitli yollar bulunmaktadır
bunlardan bazılarını paylaşmak istiyorum.
- Uluslararası Farkındalık: Medya ve sosyal medya aracılığıyla Uygurların durumu
hakkında bilgi yaymak, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek önemli bir
adımdır. - Diplomatik Baskı: Ülkelerin, Çin hükümetine insan hakları ihlalleri nedeniyle
diplomatik baskı yapmaları, bu konuda uluslararası bir konsensüs oluşturmak etkili
olabilir. - Destek: Uygur diasporası ve ilgili örgütleri desteklemek ve güçlendirmek,
diasporadaki Uygurlar arasında birlikteliğin sağlanmasına destek olmak, Uygur
mülteci ve sığınmacılara yardımcı olmak önem arz etmektedir. - Yasaların Güçlendirilmesi: Ülkelerin, zorla çalıştırma ve insan hakları ihlallerine
karşı yasalar geliştirmesi ve bu yasaları etkin bir şekilde uygulaması önemlidir. - İnsan Hakları İzleme: Uluslararası insan hakları örgütleri, bölgede yaşananları
izleyerek raporlar yayınlayabilir ve hükümetleri bu konuda harekete geçmeye teşvik
edebilir. - Eğitim ve Bilinçlendirme: Uygur kültürü ve tarihi hakkında eğitim ve bilinçlendirme
faaliyetleri düzenlemek, toplumların konuyla ilgili daha duyarlı hale gelmesine
yardımcı olabilir. - Uluslararası Sözleşmeler: Soykırım ve insan hakları ihlalleri konusunda uluslararası
sözleşmelerin güçlendirilmesi ve uygulanmasının sağlanması. - Ekonomik Ambargolar: Çin’in can damarı olan ekonomik ambargolar etkin bir
şekilde yürürlüğe konulursa ancak o zaman belki Çini, özgürlüklere saygı ve hakların
iade edilmesi konusunda zorlayıcı olabilir. - Yargı: Çin devlet ve hükümet yetkililerini işledikleri soykırım ve insanlığa karşı
suçlardan ötürü yargılanmalarının önünü açacak düzenlemelerin yapılması önemlidir. - Hukuki ve Diplomatik Gelişmeler: Uluslararası hukuka dayanarak, müstemleke
bölgelerin bağımsızlık taleplerini destekleyen hukuki yollar ve diplomatik stratejiler
geliştirmek önemlidir.
Bu yollar, Uygurların haklarının korunması ve zulmün sona erdirilmesi için atılabilecek
barışçıl bazı adımlardır. Ancak bu çabaların etkili olabilmesi için uluslararası dayanışma ve iş
birliği şarttır.
Bu adımlar aynı zamanda Türkiye’nin Uygurların haklarını savunma konusundaki çabalarını
güçlendirebilir ve uluslararası alanda daha fazla dikkat çekebilir.
Dünya Uygur Kurultayı Vakfı